Kent Bana Yabancı

Kızgın asfaltın üzerinde dörtlülerini yakmış bir araba ve arabanın içerisinde öğlen sıcağına küfrederek sigara içen bir adam. Beklediği her neyse hiç gelmeyecek sanki, suratında öyle bir öfke.

Darmadağın saçlarına vurdumduymazlık işlemiş ve kulaklığında çalan şarkıya aldırmayan bir kız. Yürüdüğü yolun sonunun nereye varacağını hiç bilmiyor sanki, suratında öyle bir tanımsızlık.

Ben ise beynimin içerisinde çalan bir Azer Bülbül şarkısına hapsolmuşum; başaramadım. Kafamı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum, 30 yıldır yağmur yağmamış ve bir 30 yıl daha yağmayacak gibi bir gökyüzü. Sahi, kaç kere yağmur yağmalı ekinlerin yetişmesi için? Peki, ne kadar yakmalı güneş yeşil ekinleri kurumaları için?

Sola dönüyorum, esnaf dükkan önünde tavla oynuyor; "Ulan, o zar atılır mı be! Hiç mi insafın yok senin?". Ah be dayı, zar bile artık kemik değil plastik; kime neyi anlatıyorsun? Soğuk su 50 kuruş, saat 15.42. Başka bir esnaf yola su serpiyor; fakat kimsenin umurunda değil. Dolmuş şoförü bitkin, kolunu camdan sarkıtmış ağır ağır ilerlerken yoldan müşteri toplama derdinde.

Ben ise amaçsız yürüyorum; ağaçlar yeşil, gökyüzü mavi, asfalt kara, sıcak renksiz, kent bana yabancı. Peki ya hafızam yanılıyor olamaz mı? Burada çocukken de yürümüştüm ben oysa. Karşı asfaltta bir çift yürüyor; ilk buluşmalarının heyecanı yüzlerine yansımış. Oğlan gürbüz, kız biraz utangaç ama yaşlı teyze umursamaz; elindeki poşetin ağırlığından başka duyumsadığı hiçbir şey yok.

Ben ise yürümeye devam ediyorum; ağır abi raconuyla yürüyen iki delikanlı omuz vursalar beni devirecekler. Yürekleri kocaman ikisinin de; yıkamayacakları adam, bükemeyecekleri bilek yok. Yine de bir durağanlık çökmüş her yana, delikanlıların cakaları boşa. Camiden çıkan ihtiyar Tanrı'ya şükrediyor; ömrü olmuş 70.

Ben ise oturuyorum bir gölgeliğe; kent bana yabancı. Sigaranın dumanı gözümü yakıyor, kendimle dalaşıyorum, kendime yeniliyorum ama galip benim. Kent bana yabancı ama yine de gidemiyorum. Gölge güzel ama çay yok. Kent bana hala yabancı, fakat duyan yok. Kent, sıkıcı. Ben ise ıslık çalıp uzaklaşıyorum.

Etiketler: , , , , , .

Yorum Yaz