Archive for Haziran 2014

Güzelceye umut...

Hüznü dar sokaklardan taştı şehrin ve yüklendi bir delikanlının omuzlarına. Kargacık burgacık kaldırımlarda özenilmiş bir çirkinlik çarptı gözlere ve yıkıldı gitti bir güzelcenin yanaklarında. Sordu delikanlı:

- Kaçadır mutluluk matmazel?

Cevap bulamadı. Delikanlı, aksaklıkların Timur olup fethettiği her zerrede yalnızlık kuşandı fakat bir şairin puslu mısrası olamadı. Bir muamma, bir dilemma, bir hiç ya da hiçbir dolandı dudaklarına. "Cep delik, cepken delik" dedi, dedi de inanamadı; "Orhan Veli misin be kardeşlik?".

Sırça köşklerde büyümüş bir güzelce, tüm çirkinliklerin yanaklarında söndüğü. Pembe bir aidiyet, gülce bir koku, duyumsanmamış bir alınganlık... Kor düştü delikanlının yüreğine, tutuştu güzelcenin eteklerinin ucunda, yandı; kimse görmedi. Yürüdü yokluk caddelerinde ve koştu unutmaya; başaramadı. Bir Cem Karaca şarkısı çaldı, işçiydi ve işçi kaldı. Bir tulum, bir kırık ayna, yarınsız geceler içerisinde boğuldu.

Güzelce yanaştı delikanlıya, ağladı omuzlarında. Bir muamma, bir dilemma... Sustu delikanlı.  Ortaçağ'dan beri yankılanan masalsı aşkları, aşksı masalları dinledi. Hiçbiri kendini, hepsi onu anlatıyordu. Dinledi ve yuttu. Hissizliğin galip geleceği son savaşta mağlup oldu ve yitti.

Taşa tekme, göğe kafa attı. Taş ağır, gök uzak ve yalnızlık yanıbaşında. Kolkola girdiler birbirlerinden habersiz ve taşa tekme, göğe kafa attılar. Taş utandı gitti güzel memleketlere, gök kaçtı gitti güneşli sahillere. Sokaklarından hüzün taşan şehir bir kez daha yüklendi omuzlarına ve bu kez yıkmak istercesine. Delikanlı dayanamadı, söylendi:

"iki yılda
             ikiyüz yıl yaşadım
tattım iki yılda daniskasını
                      acının
                          umudun
                               ve kızgınlığın
ağaçlar birbenbire yaşlı
aynalar birdenbire eski
sokaklar birdenbire ters
birdenbire kayıp gitmiş gibi altımdan toprak
iki yılda
ikiyüz yıl yaşlandım"

Yorum Yok