Ankara Sıkılmışlığı XI

Bugün Yunus işe başlayalı tam bir sene olmuştu. Bankada 20 bin liraya yakın birikmişi vardı. Ceyda'nın izini bir süre sürmüş ama ona ulaşamayınca umudunu tamamen yitirmişti. Bugün Alper ile konuşup işten ayrılacaktı. Evi ve arabayı satarak Amerika'ya gidecek, hayatını orada sürdürecekti. Ankara'da sıkılmışlığın dibine vurduğundan yeni maceralar arıyor, korktuğu halde yine de heyecandan geceleri uyuyamıyordu bu kararı aldığından beri.

Büroya geldiğinde Alper yoktu. Odasına girip çaycıyı çağırdı. Alper'i sordu ama o da bilmediğini söyledi. Yunus internete girip evi ve arabasını satılığa çıkarttı. Önceden çektiği fotoğrafları bilgisayara yüklerken de bol bol iç geçirdi. Ankara onu boğmuş, yalnız bırakmış ve mutsuz etmişti. Bir ajansla görüşüp dil kursu için gerekli parayı çoktan yatırmış ve pasaport-vize işlemlerini tamamlamıştı. 1 sene boyunca bir yurtta kalacak ve İngilizce öğrenecekti. O sırada da bulabilirse bir Amerikalı ile evlenip orada kalacak ya da kaçak bir şekilde yakalanana kadar yaşamaya devam edecekti. Elindeki parayla 5 yıl boyunca sıkıntısız bir şekilde Amerika'da yaşayabileceğini tahmin ediyor ve o 5 yıl boyunca da orada kalabilmek için gerekli yasal prosedürleri bir şekilde yerine getireceğine inanıyordu.

Akşam üstü Alper büroya geldi. Yunus tüm cesaretini toplayıp Alper'in odasına gitti ve niyetini bir çırpıda anlattı. Yunus'un hiç beklemediği şekilde Alper tüm anlatılanları dinledi ve büyük bir olgunlukla karşıladı. Konunun önemli olduğunu, akşam beraber yemek yerken daha detaylı konuşmak istediğini belirtti. Yunus itiraz etmedi ve mesai bitimine kadar odasında Alper ile çıkacakları yemeği bekledi.

***
Akşam olduğunda Alper'le beraber Tavacı Recep Usta'ya gittiler. Yemekte her ne kadar Yunus konuyu açmaya çalışsa da Alper "Dur hele, daha gece bitmedi" diye konuyu kapatıyordu. Yemeği yedikten sonra Çankaya'da lüks bir meyhaneye gidip oturdular. Alper bir büyük rakı söyleyip konuyu açtı:

- Ee anlat bakalım Yunus bey, nereden çıktı bu Amerika sevdası?
- Yani bilmiyorum Alper, gitmek istiyorum sadece; sıkıldım.
- Yav gardaşım hele iki duble parlatalım sonra devam ederiz olmaz mı?

diyerek yine konuşmayı erteledi. Yunus üstelemeden rakı içmeye koyuldu. Artık rakının etkisi iyice arttığında Alper konuyu tekrar açtı ve Yunus'a işi bırakmaması gerektiğini telkin etmeye başladı. Amerika'daki dil kursunun masrafları dahil olmak üzere 1 yıllık paralı izin vermeye hazır olduğunu, geldiğinde de işine devam edebileceğini teklif etti. Eğer dönmek istemezse de hava hoştu, orada kalabilirdi. Teklif Yunus'a oldukça makûl geldi ve bu teklifi kabul etti.

İçkilerini bitirdikten sonra Alper Yunus'u evine bıraktı ve Yunus da keyifli olmanın getirdiği aşırı sarhoşlukla yatağa bile ulaşamadan salonda sızdı. 

Sabah uyandığında saat 11 olmuştu ve telefonunda birçok cevapsız arama vardı .Telefonlar ev ve araba için olmalıydı. Yunus son bir kez Alper'i arayıp telefonu kapatmaya karar verdi. Bir hafta sonra Amerika'ya uçuyordu ve gereksiz aramalarla ya da başka şeylerle canını sıkmak istemiyordu. Alper'le konuştuktan sonra gerçekten telefonunu kapattı ve yolculuk hazırlıklarına başladı.

Arabasına atlayıp alışverişe çıktığında aklında şu soru vardı:

- Bir insan yurt dışına giderken ne alışveriş yapar ki? Gittiğim en uzak yer Erzincan'dı.

Etiketler: , , , , , .

Yorum Yaz